DİKKAT!! İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KANUNU TASLAĞI

Türkiye’nin ilk İklim Kanunu, gayrimenkul sektörünü ve özellikle eski gayrimenkulleri çeşitli şekillerde etkileyecektir. İşte bu kanunun olası etkileri:
Yapı Standartları ve Yenileme
İklim Kanunu, eski binaların enerji verimliliği ve çevresel sürdürülebilirlik açısından yenilenmesini teşvik edecektir. Bu, eski binaların modern standartlara uygun hale getirilmesi için yenileme projelerinin artmasına yol açabilir.
Emisyon Hedefleri
Kanun, emisyon azaltma hedefleri belirleyerek, gayrimenkul sahiplerini enerji tüketimini azaltmaya ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeye teşvik edecektir. Eski gayrimenkuller, bu hedeflere ulaşmak için daha fazla yatırım gerektirebilir.
Finansal Teşvikler
İklim Kanunu, yeşil finansman ve sürdürülebilir iş modellerini destekleyecek düzenlemeler içermektedir. Bu, eski binaların iyileştirilmesi için finansal destek almayı kolaylaştırabilir.
Değer Artışı
İklim değişikliği ile mücadele kapsamında yapılan yenilikler, eski gayrimenkullerin değerini artırabilir. Enerji verimliliği yüksek ve çevre dostu binalar, alıcılar tarafından daha çok tercih edilecektir.
İklim Değişikliği Riskleri
Eski gayrimenkullerin iklim değişikliği kaynaklı afetlere karşı dayanıklılığı artırılmalıdır. Bu durum, gayrimenkul sahiplerinin binalarını güçlendirmesine neden olabilir.
Yasal Düzenlemeler
Kanun, çeşitli yasal düzenlemeleri içerdiğinden, gayrimenkul sahiplerinin bu düzenlemelere uyması gerekecektir. Bu durum, eski binaların yeniden yapılandırılması veya onarılması için yeni kurallar getirebilir.

Sonuç
Türkiye’nin İklim Kanunu, eski gayrimenkullerin yenilenmesi, değer artışı ve çevresel sürdürülebilirlik açısından önemli değişiklikler getirecektir. Gayrimenkul sahipleri, bu değişikliklere uyum sağlamak için stratejiler geliştirmelidir.

Amerika’da ev sahibi olmak..

Hayaller Amerika..

Amerika’da bir ev sahibi olmak hayalleri ile vatandaşlık ve daha rahat bir yaşam şansı yakalamak isteyenler için bu aralar bazı kampanyalar düzenleniyor. Web sitelerinde okuyorum bazı kurumlar, Miami’de ev almak isteyenlere konferanslar düzenliyor ve şartlardan bahsediyor. Ama konferanslarda sorulamayan açıklanamayan soruların cevapları ne olacak? Kanunlarına herkesin hakim olmadığı, kiracısını ve yatırımının durumunu görmek için bile 15-16 saatlik uçak yolculuğu sonunda görebileceğiniz, vize gibi dertlerle uğraşacağınız yatırımınızı yapmak için doğru soruların cevaplarını biliyor musunuz?

 

Sizler için sıkça sorulan soruları ve cevaplarını toparladım.

1- Neden Miami?
Miami’de gayrimenkul yatırımı yaptığınızda gelir oranınız Türkiye ile kıyaslandığında nerdeyse 3
katı olacaktır. California eyaletinde gayrimenkul vergi oranı %13’tür, New York’ta %8, Florida ise
herhangi bir gelir vergisi uygulamayan nadir eyaletlerden biridir.

2- Amerika’daki evimi alırken pazarlık edebilir miyim?
Evet. Ancak en fazla %5-10 arası bir fiyat indirimi bekleyin. Liste
fiyatlarında piyasanın çok dışında satış rakamı zaten olmaz.

3- Herkes ABD’de ev alabilir mi?
Evet, ikamet etsin veya etmesin, herkes ABD’den ev alabilir.

4- Amerika’da ev almak bana oturma, çalışma ya da vatandaşlık izni getirir mi?
Hayır vermez. Bu tamamen ayrı bir süreçtir.

5- Amerika’daki evimi alırken komisyon ödeyecek miyim?
Hayır. Alıcılar komisyon ödemez. Ücretleri satıcı öder ve genellikle % 6 seviyesindedir. Alacağınız daireyi kiralarken toplam yıllık kiranın %10’u ev sahibi tarafından ödenir. Alıcı ve kiracı komisyon ödemez. Bazı çok istinai durumlarda icradan satılan veya ticari gayrimenkulde alıcı da ücret ödeyebilir.Bu durumda Alıcı önceden bilgilendirilir.

6- Amerika’daki evimi alırken hangi işlemleri yapacağım? 
Kişisel Banka hesabı açılması önerilir. Evin satış işlemleri için
Bir avukat tutmanız önerilir. Mülk Şirket üzerine alınacaksa, şirket kurulumu oldukça basittir. Şirket kurularak alım şu anda en yaygın uygulamadır Genelde 1-2 günde kurulur. Mülk satıldığında, şirket de kendiliğinden fesih oluyor.
Avukatlık masrafları çalıştığınız avukata göre değişir. Ama genellikle kapanış masraflarının içindedir. İşlemi avukat ile yapma zorunluluğu yok ancak bir avukat ile çalışmanız önerilir.
Süreç adımları şunlardır:
a. Teklif kontrat
b. Kontrat kabülünde, 3-5 gün içinde depozito
c. % 5-10 oranında depozito avukatın bu işlemler için kullandığı yeddi emin (escrow) hesabına yatıyor.
d. 10-15 günlük inspection period (inceleme dönemi) başlıyor.
e. Ev incelenip bir problem tespit edilmezse kapanış işlemleri avukat tarafından tapu şirketi ve karşı tarafın avukatı ile beraber başlatılıyor.
g. Kapanış mortgage söz konusu ise daha uzun sürüyor.
h. Nakit işler 30 günde, finansman varsa en çok 45-60 günde gerçekleşir.
i. Satış için finansman söz konu ise, kapanışta işlemin yapılacağı yerde şahsen olunması
gerekiyor.
j. Nakit alımda bu tip bir ihtiyaç yok.

7- ABD’de mortgage kredisi için başvuru yapıp kredi alabilir miyim?
Evet, 30 yıla kadar mortgage kredisi kullanabilirsiniz.

8- Mortgage başvurusu yapmak için ne kadarlık bir peşinat ödemesi yapmalıyım?
%50 peşinat ödemesi yaparak mortgage başvurusunda bulunabilirsiniz.

9- Satın alma süreci ne kadar sürüyor?
Ödeme koşullarına bağlı olarak satın alma süreci yaklaşık 2 hafta sürmektedir.

10- Satın alma esnasında anlaştığımız fiyatın üzerine ödeyeceğim ek ücret ya da maliyetler
nedir?
Genellikle %1,5-2 arası kapanış masrafları vardır.

11- Yıllık emlak vergisi ne kadardır?
En fazla %2. Ancak bu rakam konutlarda piyasa fiyatından değil o bölgenin belediyesinin belirlediği değer üzerinden ödenir. Genellikle bu değer piyasa değerinin altındadır.

12- Benim Amerika’da olmadığım dönemde evimle kim ilgilenecek?
Gayrimenkul Danışmanı

13- Evimi kiraya verebilir miyim? Evimin kira değeri nedir?
Evet kiraya verebilirsiniz. Ancak alacağınız daire bir condo(residans)’da ise her binanın kiralama ile ilgili belli kuralları vardır. Bunlara uymak gerekir. Kira değerleri konusunda spesifik daire bazında değerlendirilmelidir. Bu kurallar her condo(rezidans)’ya gore değişir. Zaten kontrat öncesi genellikle bu kurallardan belli başlıları açıklanır. Condo(rezidans)daire satın alınırken condo(rezidans)’nun yönetimine diğer işlemlerle eş zamanlı olarak başvurulur. condo(rezidans)’nun onayı olmadan herhangi bir satış söz konusu olamaz. Bu süreç 1 hafta ile 10 gün arasında değişir.

 

Ender AYDOĞDU

 

Gayrimenkul mü? Vadeli mevduat mı?

Paranızın zaman içinde değer kaybını önlemek hatta para kazanmak mı istiyorsunuz? Genel istek zaten bu yönde. Peki bu tip kıyaslamaları nasıl yapabiliriz.

Mevduat hesaplamak kolay, ana para belli, faizi belli. Ama unutmayın ki faizi kullanacaksanız ana paranızın alım gücü düştükçe değersizleşecektir.

Kıyaslama hesabına şöyle bir bakalım;

1.000.000 TL’lik bir kapital ile 15 yıllık bir mevduat hesabı getirisine ve aynı sürede kira getirisinin ortalama enflasyon verisine göre artışları olan kira getirileri sonucunda elde ettiğimiz sonucu inceleyelim.

Not: Tablodaki faiz oranı ve stopaj kesintisi 08.06.2017 tarihli, Garanti Bankası web sitesinde beyan ettiği yıllık faiz oranıdır.

 

Yukurıda da görüldüğü gibi uzun vadeli yatırımlarda gayrimenkul yatırımının enflasyon değerlerinde fiyat artışı gözlemlense bile mevduat getirilerinden %21 daha karlı olduğu sonucu çıkmaktadır.

Şöyle düşünecek olursak, bankalar topladıkları mevduatlara, bu mevduatlardan oluşan yatırım kapitali ile ticari faaliyetlerinden elde ettikleri karlar ile faiz ödemesi yaparlar. Gayrimenkulde finans dünyasının bir yatırım enstrümanı olduğuna göre, bir vadeli mevduat hesabının gayrimenkul yatırımından daha fazla kazandırması mümkün değildir.

 

Ender AYDOĞDU

Gayrimenkul mü? Menkul kıymet mi?

Gayrimenkul Sertifikası,

Gayrimenkul yatırımı yapmak isteyen ama yeterli kapitali olmayan yada riski mülkiyet olarak değil menkul kıymet olarak almak isteyenlerin tercihi olacaktır.

Şuan uygulama sadece tek bir TOKİ projesinde uygulansa da ileride yaygınlaşacaktır. Bizim gibi yıllardır bu işi yapan herkesin aklının bir köşesinde bulunan hayal sonun bir model olarak halka arz edildi. Şuan tek seçenekli bir sertifika olduğu için alternatifsiz ve rekabetçi değil ama ileride örnekler çoğalınca rekabetçi bir piyasa yaratabilir ve Borsa İstanbul tarafından Gayrimenkul Borsası olarak sınıflandırılabilir.

Gün geçtikçe değişen finansman kaynaklarına bir yenisi daha ekleniyor. Aslında kimileri için yatırım olan bir emtiya, bir üretici için finansman kaynağıdır. Gayrimenkul almaya bütçesi yetmeyen ve sertifika düzenlenmiş bir projeden Gayrimenkul Sertifikası toplayan bir yatırımcının ileride elde ettiği karla hedefine ulaşması mümkünken, üretici içinde finansman sağlanmış olur. Bu tip yatırım enstrümanlarının, gayrimenkul piyasasındaki üreticilerin daha şeffaf ve doğru işler yapmasını sağlayacaktır. Her sertifika oluşturup satmak isteyen üretici Borsaya kote bir üretim yapacağı için şeffaf bir bilanço ile hareket etmek zorunda olacaktır. Hem üreticiler hemde yatırımcı için ileride daha kaliteli işler ortaya çıkacağı kesin.

Yatırımcı gerçek ve büyük karı aslında sertifikasını satın aldığı projenin bitiminde, TOKİ’nin yapacağı değerleme ve sonrasında gerçekleşecek olan açık arttırmada elde edilecek satışa göre alacak. Bu sebeple öngörülü bir yatırım yapılması gerekir. Bir projenin ortalama yapım süresinin 18 ile 30 ay olduğunu baz alırsak, bugünün fiyatlarının bölge dinamiklerine, satış ivmesine göre 1,5 – 2 sene sonra nerede olacağını tahmin etmek gerekir.

Gayrimenkul Sertifikası yatırımı yapılırken dikkat edilmesi gerekenler,

Projenin konumu,

Bu lokasyondaki yakın projeler ve ulaşım imkanları,

Projenin büyüklüğü,Satış fiyatları,

Üreticinin marka değeri,

Üreticinin önceki pazarlama satış faaliyet başarısı.

Umarız ki sistem yatırımcı tarafından rağbet görür ve hızlanır. Yurt dışı kaynaklı likidite bu kanalla Türkiye’ye daha hızlı ulaşabilir.

Gayrimenkul Sertifikası hakkında geniş bilgi almak için bu web sitesini inceleyebilirsiniz. http://gayrimenkuldesertifika.com/

 

Ender AYDOĞDU

Müşteri siyah sever

Piyasanın eski günlerini özlediği günlerdeyiz desek yalan olmaz herhalde. Eski satış hikayeleri yerini “kaçan balık çok büyüktü” gibi laflara bıraktıysa doğru gitmeyen bir şeyler varıdır. Olumsuzu parlatmaya başladığımızda, satışları tekrar canlandırmaya çözüm bulmak imkansız hale gelir.

Ne demiş Henry FORD

“Her şey ters gidiyorsa.. Unutma, uçak rüzgarı karşısına alarak yükselir, ardına değil”

Kötü olduğunu düşündüğümüz bir piyasada mutlaka yakalanacak fırsatlar vardır. Strateji geliştirmekten kaçınılmamalı. Yatırım hareketi kazanç hedeflidir ve makulden fazla kazanç, bir zarar edeni yaratır. Alımın azaldığı piyasalarda zarar edeni vurmaya çalışan yatırımcılar çıkar. Her piyasa kendi fırsatını doğuruyor. Böyle bir yatırımcı eğilimine cevap verebilmek için aslında piyasanın iyi durumunda hazırlık yapmak lazım.

Bir malın değeri emsallerinden yüksekse merak edilir, kıyaslanır fiyatı ucuza gidilir ama akılda kalır. Aslında fırsat burada başlıyor der eskiler “Pazarlık marjı”.  İskonto oranı doğru kullanılırsa satış yakalanılabilir. Ama emsalden yukarıda fiyat belirlemenin tehlikeli yanları da var. Kar=ihtiras o fiyata hem rakipler, hem de sen alışmaya başlarsın. Alışmaya başladıkça pazarlık marjını düşürürsün, karın arttığını sanırsın, borçlanma dengeni bu karlılığa oturtmaya başlarsın ve satış kabiliyetin azalır. O yüzden dikkatli bir strateji izlemek gereklidir.

Çoğu firma ürünlerinin fiyatlarını belirlerken, kampanya, bayi primi ve peşin ödeme marjlarını hesaba katarak hesaplama yapar. Bu kötü giden pazarda düşen fiyat olmamalı, aksine artan indirim marjı olmalıdır. Kötü giden piyasalarda az ama ciddi alıcılar olur, bu alıcı yüksek indirimli yatırım fırsatı kollayan kişilerdir. Fırsatı yakalayan kişi ise müşteri ile ilk görüşmeyi yapan satışçı olur. Alıcının ciddiyetini sezebilen satıcı pazarlık sürecini ustaca yönetirse, piyasadaki olumsuz hareketi hanesinde artı olarak görür. Bu arada takip edilmesi gereken en önemli hareket ve en zor olanı rakiplerin pazarlık marjlarıdır.

 

Ender AYDOĞDU

Hızlı gitmek mi? Yoksa Hızlı olmak mı?

Gayrimenkul yatırımı nasıl yapılmalıdır?

Bir gayrimenkul alacakken nelere dikkat edilmelidir?

Evrimin nasıl bir sırası var ise gayrimenkul yatırımında dikkat edilmesi gereken noktalar ve sıralamalar vardır. İhtiyacından fazla gelir elde eden herkesin doğru bir yatırım yapma isteği vardır. Fakat öncelikle kişinin karar vermesi gereken bazı unsurlar vardır.

Profesyonel yatırımcı olmak mı?

Duygusal yatırımcı olmak mı?

Nedir bu profesyonel / duygusal yatırımcı olma kararı? Eğer bir yatırımcı yatırımını kısa sürede amorti edip, kara geçmeye başlamak istiyorsa profesyonel yatırımcı olma kararı almak üzeredir. “Gayrimenkulü alayım ileride belki kullanılır, bu arada değerlenirse kardır.” düşüncesi ise duygusal yatırımcı olma yönünde eğilimlerdir. Her iki yatırım davranışı da piyasada fazlası ile mevcuttur. Aslında duygusal yatırımcı için pek söylenecek bir şey yok, gönül bağı kurabildiği her şeyi satın alabilir. Ama profesyonel bir yatırım için söylenecek çok şey varıdır.

Yatırım yapılacak bölgenin gelişim ivmeleri incelenerek, ileriye dönük bir yatırım kar getirebilir. Ama bölge çok iyi analiz edilmelidir. Belediyelerden gelecekte yapılacak altyapı çalışmaları, ulaşım projeleri ve bölgenin genel imar planlarını profesyonel bir gözün incelemesi gerekir. Ama sadece bir bölgenin gelişimini incelemek gayrimenkul yatırımı için yeterli değildir. Alınacak mülkün yapım yılı, projesi ve tasarımı da yatırımın geri dönüş süresini doğrudan etkileyecektir. Planların verimliliği, binanın teknik özellikleri ve sosyal alanları kullanım amacına uygunsa mülkün tercih edilir bir yatırım aracı olmasını sağlayacaktır. Kira endeksi ise yatırımın geri dönüş süresini belirler.

Profesyonel gayrimenkul yatırımında iki faktör,

  1. Değer artışı
  2. Amortisman süresi

Değer artışı doğrudan gayrimenkulün bulunduğu bölgenin gelişimi ile alakalıdır. Buna ek olarak eğer markalı bir projeden yatırım yapıyorsak, projenin bölgeye kattığı değeri ön görebilmemiz gerekir. Bazen bir proje bulunduğu bölgenin ilk projesi ise gelişimi tetikleyebilir. İlk yatırımcılar her ne kadar kumar oynuyor gibi görünseler de aslında ön görüsü yüksek kişilerdir. Bölgenin ilk projesine yatırım yapmakla, baz fiyatın belirlenmesini sağlamış olurlar, daha sonra ki geliştiricilerin projeleri artık bu baz fiyatın üzerinde özelliklerine göre fiyatlanacaktır. Ya da kentsel dönüşüm alanında yapılan bir yatırım, değişen imar planları ile yatırım değerini çok fazla katlayabilir.

Amortisman süresi ise gayrimenkulün satış fiyatının yıllık kira getirisine oranı ile alakalıdır. Bu oran her ülkeye, her şehire göre değişir. İstanbul’da konutta 18-23 sene, ticari gayrimenkulde 15-18 senelik geri dönüşler iyi yatırım olarak değerlendirilir. 10-12 yıllık örnekler de görülebilir ama kısa süreli kar sağlayan her yatırımın riskleri olduğunu unutmamak gerekir. Bu tip kısa vadeli yatırımlarda, kira getirisi ya projeksiyondur ya da pazardaki kiralama fiyatı düşmüş bir bölgenin, önceki kira getirilerine göre hesap edilirken, düşen yeni pazar fiyatından satış fiyatı belirlenmiş olabilir. Üzerinde ipotekler vs. olabilir ya da kira kontratı kiracıyı mülkün kullanımı konusunda fazla özgür bırakmış olabilir. Amortisman süresine göre hesabı kira getirisi ile yaptıysa yatırımcı, mutlaka kontrat içeriklerine, tapuya işlenmiş şerh ve ipoteklere dikkat etmelidir.

Bu sebeplere göre gayrimenkul yatırımı için “Hızlı gitmek mi? Yoksa hızlı olmak mı?” önemli diye sorabiliriz. Hızlı gidenler, gerekli araştırmaları yapmadan yatırımlarını gerçekleştirenlerdir. Unutmayın kar zararın kardeşidir! Düşünmeden yapılan bir yatırımın karı kadar zararı da olacaktır.

Konut yatırımları eğer bulunduğu bölge hızlı bir gelişim ivmesinde değilse ya da bölgede baz fiyat oluşturan bir ilk proje, ikinci, üçüncü proje değilse genelde duygusal yatırımlardır. Bir de bu tip bir yatırımı kira getirine endekslersek, tabi olunan kanun borçlar kanunu, gelir vergisi dilimi vs. karlı bir amortisman süresi ve kaliteli bir yatırım sınıfında sayılmayacaktır. Kira kontratı konutlarda, her yıl kiracı tarafından enflasyon oranında artış yapıldığı sürece kendini otomatik yeniler.

Ticari gayrimenkul yatırımları ise profesyonel yatırım davranışına daha yakındır. Yatırımcıların çoğu ilk konut yatırımını deneyimlemiş, farklı finansal hesaplar içinde bu yatırıma doğru ilerlerler. Tabi olunan kanun ticaret kanunudur ve stopaj/KDV gibi vergisel ödemeleri kiracınız yapar. Kira kontratları üzerine artışlar açıkca yazılabilir ve kontrat süresi bitimi nettir.

 

Ender AYDOĞDU

Müşteriyi kazandığın an, kaybetmeye başlarsın..

Her piyasanın çıkış ve inişleri olmalıdır. Bu dalgalanma olmadan yatırımlar değer kazanamaz. Peki kim kaybedecek? İşte kimsenin başına gelmesini istemediği şey bu aslında..

Amerika’da 2008 civarı başlayan mortgage krizi çok iyi bir örnektir. Her yatırımcı kazanıyor,  her kredi kullanan kiracı buluyor ve piyasa git gide büyüyordu. Taa ki bankaların, kredili yatırım yapanlara ikinci ipotekleri kullandırmaya  başlamasına kadar her şey iyiydi. Çünkü taleple doğru orantılı değer artışı söz konusuydu. Şöyle düşünelim herkes gayrimenkul yatırımı yapmak isterse, piyasa yoğun talebe yükselen fiyatlama ile cevap verir. Yükselen değer, ilk kullandırılan değerden belli bir oranda arttıysa ve bu geçen zaman içinde ilk kullanılan kredinin %30-%40’ı ödendi ise, ilk verilen ipotekten boşa çıkan bir bedel oluşur. İşte vakit kaybetmeyen genius finans piyasası çalışanları ikinci ipotekleri oluşturup yeni krediler verip, bu yeni ipotekleri menkul kıymete dönüştürüp satmaya başlarlar. (yanlış anlaşılmasın, ikincil ipotek 2008 Amerika Mortgage Krizinden çok çok önce de vardı, sadece nihai tüketiciye uygulanmıyordu.) Böylelikle herkes, birden fazla gayrimenkul alabilecek ya da eskiyen mutfaklarını dekore ettirebilecek para kaynağına sahip olacaktı.

Peki piyasanın doygunluğu? Hesaba katılmamış mıydı? Tabi ki hesaplanmıştı. Finans cephesinde önce model oluşturulur, risklerine bakılır ve her senaryo düşünülür. Her iyi ve kötü senaryonun da bir çıkış noktası vardır. Son kullanıcıya verilen tüm bu ipotekli kredilerdeki talep, piyasanın doygunluk zamanı geldiğinde azalmaya başladı. Bu arada oluşan bir balonu tetiklemek üzereydi.

 

Değer artışı durmuş ve düşmeye başlayan gayrimenkuller, Likidite kaynaklarının durması, o güne kadar yapılmış finans kuruluşları ve yan sektörlerdeki istihdamın hızla işten çıkartmaları, işsizlikle başlayan ve en sonunda ödenemeyen krediler.

Peki kötü senaryo başladıysa, baştan düşünülen önlem paketi? O nerede?!

İşte önlem paketi devreye giriyor. Birincil ipotekler sayesinde oluşturulmuş, ikinci ve üçüncü ipotekler sayesinde yaratılıp satılmış menkul kıymet kağıtları… Bir kaç finans şirketini batırırsak ne olur? Elinizde kağıttan başka ne kaldı?

İşte bir krizi ihraç etmenin en güzel ve en etkili yolu… Kendi topraklarında biraz işsizlik, biraz el koyulan ipotekler.. (ama verilen kredi değerinden daha düşük) Peki ya dışarıda? Halka verilecek krediler için likidite çözümü olarak dışarıya satılan kağıtlar? Onlar nerede? Sizce bu kağıtları, kendi içinde halka satsa kısır döngü oluşmaz mıydı? Tabi ki kaynak Avrupa! Bir sistemin işleyip ilerlemesi için, mutlaka bir dış kaynak gereklidir ama kaynaklar kar görmedikçe beslenmeye devam etmezler. Tabi ki kar vaad etmelisin ama bir yere kadar..

İşte o büyük batış ve kar umuduyla beklerken sonu hüsran. Kim için? Artık sorunun cevabı çok basit. 🙂

Her yükselen değerin, bir gün düşmesi gerekir ki yeniden yatırım değeri olsun. Şimdi yeni kaynak arayışında olanlar daha sert yöntemler uyguluyor.

Bunca zaman uygulanan yöntem hiç değişmedi. İhtiyacı belirle;

Amerikan halkının ihtiyacı, ürettikleri ürünleri güzel pazarlayan ve dünyaya satabilen yetenekler hızla zenginleşmeye başladı. Çünkü dünyanın öbür ucunda, savaştan ve fikir çatışmalarından uzak bir hayat sürüyorlardı. (Yaşadıkları iç savaş dönemini saymazsak) Bu zenginlik, çalışanları için ihtiyaç listesini arttırdı. “Amerikan rüyası”, aile, bir ev, iki çocuk ve bir evcil hayvan. Halkının ihtiyacını iyi belirleyen yöneticiler, herkesin bir ev alabilmesini kolaylaştıracak yöntemler geliştirdiler. “Mortgage” Yazının başında da söylediğim gibi her parlak fikrin bir düşüş noktası olması lazım. Her durumda satış yapılan bir piyasada değer yaratmak önemlidir. Bu harika bir örnek, parlayan ve çok kazanılan bir piyasa, yavaş yavaş batacağına, moraller bozulacağına hızlı batırmak ve tekrar parlatmak. Muhteşem bir fikir 😉

Şimdi bir ürünü satmak için bir müşteri bulduğumuzda onu mutlu etmek için neler yaptığımıza bakalım. Müşterimizin ihtiyaçlarını belirledik, fiyatta anlaştık, ürünü sattık. İşimiz bitti mi? Yeni başlıyor.

Sattığınız şey bir gayrimenkul ise sunacağınız yan hizmetlerde birlikte geliyor. Eğer projeden satılmış bir gayrimenkul sattıysanız, teslim aşamasına kadar geçen sürede müşteri sorularına ve çevreden gelen seslerle uğraşmalısınız. Müşteri asla durmaz, satın almış olsa bile, daha iyi fiyata var mı? Daha iyisi var mı? Benimle birlikte başka bir arkadaşım daha aynı yatırımı yapar mı? Sorularına cevap arar. Zaten hazırda var olan bir gayrimenkul sattıysanız, yatırımcı ise kiracı bulmanız gerekli, kiracısı varsa onun kiracısının devam olması için elinizden geleni yapmaya çalışırsınız. Satış sırasında verilen sözler asla unutulmaz, hatta verilmeyenler bile bile unutulmaz bazen. Yukarıdaki gibi bir krizin ortasında bir satış yaptıysanız, işiniz de gerçekten usta olmanız gereklidir. Hele ki Amerika gibi yarattığı krizi kendine fayda olarak dışarıya ihraç edebilen bir ülkede yaşamıyorsanız. Siz krizin üçüncü aşamasındasınız, ilk zararı gören Avrupa’nın kaynak arayışında pazar olabilecekken müşterilerinizi yönetmeyi ve aynı zamanda satışa devam etmeyi bilmelisiniz.

Kolay mı “müşteriyi kazandığın an kaybetmeye başlamak?” Bunun her zaman böyle olacağını bilerek yaşarsan kolay! Kriz olmasa, rakiplerin var, rakiplerin olmasa fısıltı gazetesi var. Burada yapman gereken sattığın ürünün piyasanın içerisinde ayrışmasını sağlamak ve bunu her zamankinden daha iyi anlatabilmek. Aslında bu bir ekip işi, iyi tanıt, iyi yönet ki farkın görünsün..

Az bulunan, farklı görünen, kalitesi iyi anlatılan şey her koşulda değer kazanır.

 

Ender AYDOĞDU