İlk paylaşımımı düşündüm ve sektörümde çalışan kişilere ithafen yazmak istedim. Zor meslek bizim satış işi derler. Satış zor da gayrimenkul satışında çalışmanın tek zorluğu sosyal yaşamdan kopmak ama kopmamış gibi yapmak..
Eminim bir satış ofisinde ya da emlak ofisinde çalışan biri olarak haftasonları, hatta Pazar günleri bile sevdiklerinizle olamamaktan yakınırsınız. Sosyallikten kopuk yaşarsınız, haftaiçi herkes çalışırken siz sosyalleşmeye çalışırsınız. Zor iş zor..
Ben de 12 senedir bu şekilde yaşıyorum. Ailemi ve arkadaşlarımı neredeyse gündüz gözü ile göremiyorum. Hele bir de eşiniz hafta sonu tatili olan bir işte çalışıyorsa, durum tam bir trajedi gibi görünebilir. Siz sosyal hayattan ve aileden kopuk hayatınızı kazanmaya çabalarken, bir de müşterilerin trend konularda sohbet etmenizi beklemesi, sizi daha da zora sokuyor. Ama alışıyorsunuz ve bir şekilde işleri yoluna koyuyorsunuz. Bu sektörde konsantrasyon ve tatmin duygusunu arttıran faktörler var tabi… $ € ₺
“Çalışma uçup gidebilen bir alışkanlıktır; bırakması kolay, yeniden başlaması zor bir alışkanlık. Victor Hugo ”
Zaman zaman Victor Hugo’nun bu sözünü hatırlarım ama neden bırakacağız. Ailelerimiz, çocuklarımız ve bir hayatımız var. Ben de Victor’u dinledim ve tamamen bırakıp geri dönmesi zor olur diye sadece sektör değiştirmeye karar verdim. Ama alışkanlıklar kolay vazgeçilebilen şeyler değildir. 8 ay kadar bir boya firmasında deneme yaptım. Haftasonu var, resmi tatil var, bayram tatili bile resmi kurumlar gibi 2-3 günlük birleştirmelerle var. Bende bir bayram havası.. Gelelim işin işleyiş kısmına, yıllarca gayrimenkul için bir araya geldiğim müşterilerimle sohbetlerim, pazarlık aşamalarım, yatırımlarından duydukları memnuniyetler ve bazen de üzüntülerden uzak bir satış ilişkisi var. Teknik verilere dayalı bir ihtiyaç belirleme ve biraz da fiyat piyasa dengesi tutturdun mu?.. Al sana satış… İşi küçümsemiyorum ama alıştığım sıcak ortam ve karşılıklı duygu alışverişi yok. Yani 8 ay sonra bu tilki tekrar kürkçü dükkanına döndü. Hem de onca gıpta ettiğim tatilli falan günleri bırakmak pahasına..
Hafta sonları çalışmak, tatillerde çalışmak zor olsa da alıştın mı bitmiştir. Konut satarken ailenin heyecanı, ofis satarken karşında bin alternatifli finansal tablolarla çıkan finans uzmanları, dükkan satarken yatırımcının yeri değerlendirme aşaması… Bunları deneyimlemek benim için çok eğlenceli. Yıllar içinde keyif almayı öğreniyorsunuz.
Peki sosyal hayat?! Cumartesi akşamı herkes dışarıda ama sen Pazar sabahı 07:00’de uyanacaksın… Nasıl olacak? Gençken kolay, uzun süre uykusuz çalıştığım Pazarlarım oldu. İleride daha bir seyrekleşiyor bu gece eğlenceleri, daha bir yemekli, kahveli sohbetlere dönüyor. Hafta içi izinli olmanın keyifli tarafları da var tabi. AVM’nin ilk kattaki otoparkında, hatta giriş kapısının hemen önünde özel park yerin hazır, deniz kenarı bir kafede ön sıra hep sana rezerve, kitap okuyacaksan en sessiz ortamı hemen yarat… Ama yalnızsın?! O zaman işte gün içinde kendini eğlendirecek yolları öğrenmeye başlayacaksın ve senin işini kabullenen, akşam seninle izinli gününü devam ettirecek bir dostun ya da eşin olacak. Yani satışı organize ediyorsun, hayatını da organize edeceksin..
Bir de bu işin en güzel yanı parası derler… Haklılar mı bilemem, herkes aynı kazanamıyor ama şunu biliyorum, kimse harcayamıyor 🙂 hafta içi nereye harcayacaksın zaten. O zaman harcayamadığın, mecburen biriktirdiğin paranı şöyle tüm senenin hakkını verdirecek esaslı bir tatile acımadan harca!. O her hafta sonu gezen tozan tayfa var ya.. Onlara, senin o kısa kalabildiğin gecelerde, uzun uzun o muhteşem tatilini anlat..
İşim bana çok insan tanıştırdı. Türkiye’nin ilk 100 firmasının patronlarını,gayrimenkul zenginlerini ,cebindeki son kuruşuna kadar ortaya koyup peşinatını denkleştireni, bir kahve hatırına ev alanı, kredi kartı ile tüm ödemeyi yapabileni, “arabasını şimdi çekiciye koyup tamirhaneye götürecekler” dediğin ama bir bina satın alanı, çocukları daha 3 yaşında iken 25 yaşına gelene kadar her ay ne kadar harcama yapacaklarını gösteren excell tablosu hazırlayanı, geceyarıları mailler atıp 4-5 farklı ödeme planı teklif edeni, “Japonya’dan kızım 7 ay sonra gelecek ne olur bu evi rezerve edin, kızım görüp beğenirse alacak” diyeni bile oldu. Her satış, yeni bir hikaye ve deneyim.
Bende şimdi fark ettim bu arada.. 12 senede baya eğlenmişim.
Eğlendim ve hayatımı kazandım, hala da kazanıyorum. Eğlenerek çalışınca her şey sırasıyla geliyor.
Bazen şunu kendime soruyorum, bir plaza açık ofisinde verilen işi yapmak ve yıllar sonra gelecek bir terfi ile insiyatif kazanmak mı? Yoksa her müşterinizle ayrı bir hikaye ve deneyim kazanmak mı? Her satış başlı başına bir iş organizasyon, yeni bir tecrübe kazanımı, bu tecrübeyi yeni müşteride farklı şekillendirip kullanmak ve yeniden ve yeniden…
Gayrimenkul sektörüne yeni girecek olan arkadaşlara tavsiyem,
“Dene ya da hep merak içinde yaşa..”
Ender AYDOĞDU